Eğitim Fakültemizde "21 Mart Down Sendromu Farkındalık Günü" Konulu Panel Yapıldı

Özel Eğitim Topluluğu tarafından Eğitim Fakültemizde "21 Mart Down Sendromu Farkındalık Günü" konulu panel düzenlendi.

Üniversitemiz Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Esmehan Özer'in moderatörlüğünü yaptığı panelde Yüksek İhtisas Üniversitesi Dil ve Konuşma Terapisi Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Çigdem Eryılmaz Canlı ve Başkent Üniversitesi Odyoloji Bölümü Öğr. Gör. Çağla Dikderi  konuşmacı olarak yer aldı.

Panele Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Özel Eğitim Bölümü Bölüm Başkanı Doç. Dr. Kürşat Öğülmüş, akademik ve idari personelimiz ile öğrencilerimiz katıldı.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan program, Dr. Öğr. Üyesi Çigdem Eryılmaz’ın “Dil Konuşma Terapisti Bakış Açısıyla Down Sendromu” konulu paneli ile devam etti. Eryılmaz konuşmasında “Merhaba arkadaşlar, hepiniz hoş geldiniz. Esmehan Hocama böyle bir haftada beni buraya çağırdığı için teşekkür ederim. Faydalı bir etkinlik olmasını dilerim. Sizler, biz konuşma terapistlerinden çok daha fazla alanın içerisindesiniz ve down sendromlu kişilerle çalışıyorsunuz. Bugün bizim gözümüzden down sendromunu sizlere anlatacağım. Dil konuşma terapistleri, sadece konuşma alanında değil iletişim, dil ve konuşma alanında çalışan uzmanlardır. Bizim için asıl dikkat edilmesi gereken her zaman iletişim olmalıdır. İletişimin aslında bir sistemler bütünü olduğunu söyleyebiliriz. İletişim, sözlü ya da sözsüz, jestlerle ve mimiklerle kendimizi dışarıya aktardığımız bir yöntemdir. Dil konuşma terapistleri için down sendromunda özellikle söz öncesi iletişim becerileri, özellikle dikkat edilmesi gereken hususlar olarak karşımıza çıkmaktadır.” dedi.

Dr. Öğr. Üyesi Çigdem Eryılmaz, konuşmasının devamında normal çocuklarda ve down sendromlu çocuklarda göz teması, jestler, konuşma ve oyun becerileri, ortak dikkat, fonolojik gelişim, morfosemantik gelişim, semantik gelişim ve pragmatik gelişim hakkında bilgi verdi.

Down sendromlu çocuklara konuşma becerisi kazandırmak için yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren Dr. Öğr. Üyesi Çigdem Eryılmaz, “Down sendromlu çocuklar, iletişimi en güçlü olan özel engel grupları arasında yer alıyor ama onlar da bazen iletişim kırılmaları yaşayabiliyorlar. İletişimi sürdürmekte normal gelişim gösteren çocuklara göre zorluklarla karşılaşabiliyorlar. Dil konuşma terapistleri; fonoloji, morfosemantik, semantik ve pragmatik alanlarının hangisinde problem yaşanıyorsa çocuğu ona göre değerlendiriyor ve müdahale programı uyguluyor. Taklit, model olma ve uyarma yöntemleri ile çocuğun sözcük sayısını artırmayı hedefliyoruz. Çocuğun konuşması ve iletişime geçmesi için uygun ortam ve fırsat sağlanması, göz teması ve çocukla aynı hizada kalınması gibi stratejilerle çocukların sözcük sayılarını artırıyor ve gerekli müdahaleyi yapıyoruz.” dedi.

Panel, Başkent Üniversitesi Odyoloji Bölümü Öğr. Gör. Çağla Dikderi’nin “İşitsel Rehabilitasyon: İşitme Kayıplı Down Sendromlu Bireylere Bakış” konulu sunumuyla devam etti.

İşitsel gelişim evreleri hakkında bilgi veren Başkent Üniversitesi Odyoloji Bölümü Öğr. Gör. Çağla Dikderi, “Hepiniz hoş geldiniz. Davetiniz için teşekkür ederim. İşitsel rehabilitasyon, işitme kaybı olan bireylerde işitsel becerilerin geliştirilmesini sağlamaya çalışır. Erken tanı ile işitmenin sağlanmasını amaçlayan işitsel rehabilitasyon sürecinde konuşmanın ipuçlarıyla desteklenmesi, dil ve iletişim becerilerinin geliştirilmesi ve bilişsel gelişimin desteklenmesi çalışmaları yapılmaktadır. Bu süreçte ailenin bilgilendirilmesi ve eğitilmesi de gerçekleşmektedir. İşitsel rehabilitasyon ekibi odyologlar, aileler, eğitimciler, dil ve konuşma terapistleri, psikologlar ve sosyal hizmet uzmanlarından oluşur. İşitme becerilerinin gelişimi için uygun bir dinleme ortamı önemlidir. Net seslerin duyulabildiği ve gürültünün minimumda olduğu bir ortam, çocuğun dinleme becerilerini güçlendirmeye yardımcı olmaktadır. Aileler ve eğitimciler, çocuğun rahatça sesleri algılayabileceği sessiz ve dikkat dağıtmayan bir ortam sağlamalıdır. Ailenin, çocuğun kendiliğinden çevresel seslere tepki vermesi için fırsatlar oluşturması gerekir. Down sendromunda görülen zeka geriliği bebeklerin akranlarından daha geç yürümeye ve konuşmaya başlamalarına sebep olabilir. Araştırmalar, down sendromlu bebeklerin dil alanında geri olmalarının çevresel etkenlerle ilişkili olduğunu ortaya koyuyor. Normal gelişim gösteren çocuklar genellikle 2 yaşında sözcük ilişkisi kurabilirken, bu süreç down sendromlu çocuklarda daha geç olmaktadır. Ek sağlık sorunları olmaması durumunda down sendromlu çocuklar eğitimde oldukça alıcıdırlar. Ödül kullanımı, eğitimlerinde oldukça etkili bir yöntemdir. Öz bakım becerileri, kaba motor becerileri, algı-dikkat-taklit-kavram becerileri ve sosyal beceriler, sistemli ve uyumlu bir çalışma ile belirli bir seviyeye getirilebilir. Dil gelişimleri genellikle geç ve zor ilerlemektedir. Aile üyelerinin sabırlı, hoşgörülü olması önemlidir. Her çocuk için bireysel olarak özelleştirilmiş bir rehabilitasyon ortamı ve programı oluşturulmalıdır. Bu programın belirlenmesinde çocuğun mevcut durumu, güçlü ve zayıf yönleri, gelişim seviyesi ve özel gereksinimleri dikkate alınmalıdır. Bu süreçte, ailelerin ve uzmanların katılımı önemlidir. Sonuç olarak, her çocuğun kendi benzersiz gereksinimleri ve potansiyeli vardır ve bu nedenle rehabilitasyon sürecinin de bireysel olarak ele alınması gerekir. Bireyselleştirilmiş bir yaklaşım ve işbirliğiyle, çocuğun potansiyelini en üst düzeye çıkarmak ve olumlu sonuçlar elde etmek mümkün olur.” şeklinde konuştu.

Soruların cevaplaması ile devam eden panel sonrasında Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Özel Eğitim Bölümü Bölüm Başkanı Doç. Dr. Kürşat Öğülmüş, Dr. Öğr. Üyesi Çigdem Eryılmaz Canlı ve Öğr. Gör. Çağla Dikderi’ye teşekkür ederek çiçek verdi.

Program, toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.